Merhabalar, düzenli olarak blog tutmaya karar verdikten sonra açmış olduğum siteme kısa süreli ara vermek zorunda kaldım. Bunun sebebi okul, staj ve bitirme projesi; ama tekrar bir şeyler yazacağım. (Umarım bu sefer kesintisiz olur 🙂 )
Yaklaşık iki ay sonra yeni yazımı sizlerle paylaşacağım, bu nedenle biraz heyecanlıyım. Neredeyse herkesin “bu sefer kesin kararlıyım, düzenli yazı yazacağım.(benim gibi)” diyerek başladığı blog yazma işine kendimce bir yorum ve “neden blog yazmalıyız?” sorusuna cevap bulmaya çalışacağım.
Eğer sosyal medya ve içerik sitelerinde hatırı sayılır şekilde vakit geçiriyorsanız mutlaka bu sözü görmüşsünüzdür: “İçerik kraldır!”
Evet, bu söz gerçekten çok önemli, özgün ve tatmin edici içerik üreten siteler bi’ şekilde ayakta kalmayı başarmıştır. Tabii bu herkes için geçerli değil. Çoğu insanın büyük hevesle başladığı ve sonucu hüsran olan blog yazmak kolay bir iş değil, kabul. Ama konusu ne olursa olsun düzenli ve kaliteli içerik üreten blogların sonu mutlaka güzel bir noktaya vardı.
Sahi sen hiç düzenli blog tutmayı düşünmedin mi? Bence kesinlikle düşündün, hatta kendine bir blog bile açtın. Şimdi onun şifresini hatırlamaya çalışıyorsan bekle! Yazıyı okuduktan sonra yine düzenli olarak blog tutmaya karar vereceğini hissediyorum. 🙂
Neden düzenli olarak blog tutmalıyız?
Blog yazmanın bence en güzel yanı okuyuculara yeni bilgiler aktarmak ve blog yazmayı düşünen insanların örnek alıp bu işi yapmaya ikna olması. Çünkü okunduğunu bilmek ve başkalarıyla fikirlerini paylaşmak çok değerli. Blog yazmak fikirlerini diğer insanlara aktarmak ve uzmanlığını kanıtlamak için bulunmaz bir nimet.
Nereden başlamalısınız?
Blog yazmaya başlamadan önce kategorinizi ve hedef kitlenizi belirlemek önemli bir husus. Bu adımdan sonra takviminizi belirleyerek, düzenli şekilde blog yazmak ciddiyetinizi gösterecektir. Genel olarak blog yazarları içeriklerini hafta içi sunarlar, ancak bazı kişiler daha fazla okuyucuya ulaştığını düşündüğü için hafta sonu da yayınlamaktadır.
Blog yazmadan önce, eğer başınızdan geçenleri anlatmayacaksanız kesinlikle bilgilerinizi tazemeli ve kendinizi hazırlamalısınız. Çünkü okuyucularımıza bilgi aktaracağız, bu önemli bir detay. Vereceğiniz bilgileri ve istatistikleri kanıtlayarak yazınızın daha inandırıcı olduğunu okuyucularınıza göstermeniz blogunuz için önemli olacaktır. Yazılarınızın başlığını dikkat çekici yaparak yazılarınızı daha fazla okunabilir kılabilirsiniz. Yazılarınızı kesinlikle sosyal medya üzerinden paylaşın hatta bazı gruplardan ve forumlardan da bu konuda destek alabilirsiniz. Yazılarınızda kullanacağınız dil okuyucular için önemli bir detay, ne fazla sıkıcı olun ne de fazla laubali; ortasını bulmalısınız. (kime göre neye göre?)
Neyse benim değinmek istediğim nokta, internette Türkçe içerik üretmek.
İnternet üzerinde ne yazık ki Türkçe içerik fazla yok, tabii ki farklı diller öğrenerek kaynaklarınızı çoğaltabilirsiniz ama burada sorun Türkçe’nin yetersizliği. Türkçe, internet içerik sıralamasında ilk 10 içerisinde yer almıyor. (Birinci sırada İngilizce var.)
Teknoloji çağındayız ve insanlar ellerinde sürekli telefonları ile vakit geçiriyorlar. Yemek yerken, yürürken, toplu taşıma beklerken veya tuvalette…
Başta da dediğim gibi “İçerik kraldır!” klişesinin doğruluğu, içerik sitelerinin popüler olmasıyla doğru orantılı. Peki içeriğe nasıl ulaşıyoruz?
İçeriğe ulaşmak için sanıyorum çok az kişi direkt olarak kaynak içerisinde yüzüyor. İnsanların geneli sosyal medyayı kullanıyor. İçerik önüne düşüyor; oradan oraya, oradan oraya…
Şuan popüler olan Medium benim için çok değerli bir kaynak. Son olarak Türkçe karakterli hashtag desteği veren Medium, beğenilen içerikleri sosyal medya hesabından paylaşmasının yanı sıra, haftalık olarak da popüler yazıları paylaşıyor.
Her neyse konumuz dağıldı. Demem o ki içerik üretin, blog yazın ve paylaşın. Sosyal medyayı kullanın, internetin nimetlerinden yararlanın.
Unutmadan, Medium’a kaydolmayı ve yazılarınızı burada paylaşmayı sakın unutmayın!