Gelişmeyenler yok olacak

Uzun zaman sonra tekrardan blog yazısı yazdım. Mezuniyetimden sonra iş hayatına adım attığım için tempolu sürece henüz ayak uydurabilmiş değilim. Kendimi toparlamak için biraz vakte ihtiyacım var.

Ekim ayının sonuna doğru hepinizin bildiği gibi Twitter önemli bir karar alarak Vine’ın gelişim sürecini durdurduğunu açıkladı. Aslında bazıları için bu karar pek şaşırtıcı olmasa da, bazıları bu önemli kararın alınmasını şaşkınlıkla karşıladı. Böylelikle dünya girişim sahnesinin en önemli ve gözde girişimlerinden olan Twitter’ın zor günler geçirdiği artık iyiden iyiye herkesin malumu oldu.

Twitter, Vine’ı ilk duyurduğu zaman herkes ufak bir şaşkınlık yaşamıştı. Bazıları 6 saniyelik video çekme olayını saçma bulurken, bazıları ise bu yenilikçi fikir için ‘ya benim aklıma gelmişti aslında…’ demeyi tercih etmişti. 6 saniyelik video platformu Vine’ın popülaritesinin artmasıyla birlikte öyle güzel şeyler çıktı ki ortaya, sayelerinde fevkalade yaratıcı işler izlemiş olduk.

Facebook’un bünyesindeki Instagram da Twitter’ın Vine’ı duyurması ve bu projenin büyümesinin ardından hemen çalışmalara başlamış ve video özelliğini kullanıcılara sunmuştu. Tabii bu özellik günden güne artan Instagram kullanıcıları tarafından çok sevilip ve kullanılmaya başlandı. -Sanırım insanlar tek platformda her şeyin olmasını çok seviyor.- Bu süreçte rekabet etmeyi sevmeyen Twitter ise Vine’ı geliştiremedi ve ‘kendini geliştiremeyen yok olur’ felsefesine yenik düşerek Vine’ı kapatmaya karar verdi. Aklıma gelmişken, Facebook’un tutan her girişimi kendi içerisinde uyarlayıp yayınladığını ve birçoğunda başarı sağladığını da belirtelim. Bu durum bir başka blog yazısının konusu olabilir deyip devam edelim.

Twitter kendine kalıcı ve sürekli artan bir kaynak yaratamadığı için sıkıntı çekiyor. Reklam modelleri kullanıcılar için cazip gelmiyor veya bazıları için karışık geliyor. Hatta geri dönüş anlamında kendisinden beklenen verimi veremiyor. Vine için de bunları sayabiliriz. Bence Vine’ın ihtiyacı olan, kitlenin değişen taleplerine ayak uydurmaya çalışması; bunun için de öncelikle rakiplerini izleyerek kendini geliştirmesi ve reklam modellerini güçlendirmesiydi. Fakat bu ve benzeri atılımları gerçekleştiremedikleri için popülaritenin gerisinde kaldılar. Devam ettiğimizde mantıklı reklam modelleri oluşturamayan Twitter’ın da günden güne eridiğini ve yakın gelecekte aynı sorunlarla karşılaşabileceğini gözlemleyebiliriz. Açıkcası Twitter’ın şu an düştüğü durum beni oldukça üzüyor, çünkü sosyal medya platformları içinde en sevdiğim ve aynı zamanda severek kullandığım bir mecra. Popülerliğini sürdüren diğer platformlara bakacak olursak; Snapchat, Instagram hadi Scorp’u da ekleyelim.. Bunlar için diyebilirim ki, hepsi birbirini takip eden ve güçlü reklam modelleri oluşturan sosyal medya platformları. Yani günden güne kendini geliştiren, hedef kitlesinin belli olduğu ve kullanıcılarını memnun eden, reklamverenlerinin de tatmin edici geri dönüşler aldığı platformlar.

Yazımı genel olarak toparlamam gerekirse; şu an yaşadığımız zamanda ve ilerleyen dönemlerde sürekli olarak kendimizi/markamızı geliştirmek zorundayız. Çünkü insanlar kendilerine bir neden, bir yenilik arıyor. Alternatiflerin çok olduğu ve tüketimin hızlandığı bu dünyada kimsenin beklemeye tahammülü yok. Bu süreçte ayakta kalmak veya değişime hızlı ayak uydurmak için rakiplerinizden ufak kopyalar çekebilir ve kendinize uygulayabilirsiniz. Sonuçta oyunu kuralına göre oynamak gerekir. Fakat bu esinlenmenin size haklı eleştiriler getirebileceğini ancak bunun arz/talep dengesinde gerekli olduğunu unutmayın. Aynı zamanda başarısız uygulamaların size ters tepebileceğini de aklınızdan çıkarmayın.

Bir başka blog yazısında görüşmek üzere, hoşçakalın…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir